Reklamcılık Bölümü | Kadir Has Üniversitesi
Gurur Tablosu
Reklamcılık Bölümü | Kadir Has Üniversitesi

Haberler

2020 Brand Week Favorilerimiz!

Brandweek 2020 pandemi sebebiyle bu yıl 9-13 Kasım tarihleri arasında online oturumlar halinde gerçekleştirildi. Her dakikası müthiş verimli geçen Brandweek’ten işte bizim favorilerimiz!

28.12.2020

 

Oyunlaştırma ile Mükemmel Marka Deneyimleri Yaratmak

/ Pete Jenkins (Gamification Ltd ,CEO)

Jenkins, markaların oyunlaştırma yöntemi kullanarak hazırladıkları kampanyalar üzerinden günümüz dünyasının en popüler alanlarından biri olan oyun dünyasını markalarla nasıl efektif bir şekilde birleştirilebileğini başarılı olmuş Nike Reactland ve North Face projeleri üzerinden anlattı. Nike Reactland deneyimini yaşayan tüketicilerin %48’inin ayakkabıyı aldığını belirterek, oyunlaştırmanın günümüzün bize getirdiği teknolojilerle birlikte nasıl marka yararına kullanılabileceğinden bahsetti.


Neden Oyunlaştırma?
Jenkins , markanın yaratmak istediği süreci maceracı ve meydan okuyan bir hale getirdiğinde tüketicinin ürünü almaya daha çok yatkınlık gösterdiğini  belirtti. İyi oyun mekaniği yakalamanın ve bunu yansıtmayı becermenin en önemli şey olduğunu söyledi. Tüketicinin nasıl etkileneceğini de özkararlılık teorisi  ile açıkladı. Eğer hedef kitle ile aranızda bağ kurmayı başarırsanız, oyunlaştırma yöntemiyle oluşturulan kampanyaların başarıya kesin olarak ulaşacağını söyledi.


 

 

 

Yaratıcı Yapay Zekâ Hakkında Merak Ettiğiniz ama Sormaya Çekindiğiniz Her Şey

/ Kerry Harrison ve Richard Norton (Tiny Giant, Kurucu Ortaklar)


Kerry ve Richard metin yazarlığından gelen iki reklamcı. Yaklaşık iki yıl önce Tiny Giant isimli firmalarını kurdular. İşlerini de şu şekilde tanımlıyorlar; ’’Yapay zekayı kullanarak fikirlerle oynama işleri.’’ Kreatif bir bakış açısına yapay zeka nasıl etki ediyor? Hem insan hem yapay zeka kreatiflerle çalışmalarını sürdüren ekip, yapay zekayı yaratıcılıklarını arttırması ve yeni ürünler sağlaması için kullandıklarından bahsetti. Buna dünyadan bir örnek olarak Nutella’nın yapay zeka kullanarak hazırladığı 7 milyon farklı kavanoz projesinden bahsettiler.

 

Bu projeyle birlikte insan tasarımcıların hazırladıkları tasarımlardan destek alınarak yapay zeka ile 7 milyon tasarım yaratıldı. Tabii ki 7 milyon kavanozu fiziksel olarak hayata geçirmek çok mümkün olmamış ama yine de yapay zekanın kreatif kullanımı açısından çok iyi bir örnek. 

 

Tiny Giant’ın yapay zekayla birlikte yaptıkları ilk iş ise İngiltere’de her sene yapılan bir festivale yapay zeka bir küratör yaratmak olmuş. Yapay zeka kuratör ve 2 insan küratör birlikte çalışmalar yapmışlar. Yapay zeka bazı konuşmalara giriş yazmış, konuşma sıralama işine el atmış ve hatta festivalde yapılabilecek konuşmalar için önerilerde bulunmuş. Yapay zekayı bu tarz bir şeyde kullanabilmek için onu yüzlerce festival konuşmasıyla ve etkinliğiyle eğitmeleri gerekmiş ve bir süre sonra kendisi konuşmalar önermeye başlamış. Bu önerdiği konuşmalardan bir kısmını festival ekibine göndermişler ve hatta o kadar iyi öneriler çıkmış ki seçim yapmak için Twitter'da oylama bile yapılmış. Festivalde yapay zeka kuratör‘’Yapay zeka kültürümüzü nasıl etkiliyor?’’ konuşması hazırlamış ve bu konuşmayı  bir doğa tarihçisi yapmış, hatta yapay zeka BBC Radio’ya da çıkarılmış.

 


İkili yapay zekanın kreatif dünyaya girmesinin kilit noktasının şu an da yaşadığımız dünyanın yarattığı teknolojiler sayesinde bunu kullanacak farklı ortamlar ortaya çıkardığını; hayatın dijitale taşınmasıyla birlikte farklı algoritmalar kullanarak işler oluşturmanın çok önemli olduğundan bahsetti. Ekip olarak yapay zekanın tasarladığı siteler oluşturmuşlar, bunun hem çok eğlenceli hem de nasıl heyecan verici olduğunu bahsettiler.

 

Bir makinayı binlerce bilgiyle eğittikten sonra size istediğiniz konu hakkında milyonlarca seçenek gösteriyor ve haliyle bu ilgi çekiçi fikir bulma sürecini hızlandıran bir durum. Size tek bir düğmeye bastığınızda bir sürü seçenek gösteriyor ve normalde aylarca uğraşacağınız bir işe daha kısa sürelerde harika dönütler verebiliyorsunuz. Ama bu demek değil ki insana olan ihtiyaç bitti. Bu konuyu açmak için Kerry Harrison bir firmanın 1920’lere ait bir sandalye tasarımı yapmaya çalışırken ki yapay zeka sürecinden bahsetti. Yapay zekanın sandalye tasarımları biraz saçma görünüyordu ama insan tasarımcılar bunları yol gösterici olarak aldı ve tasarımı kullanılabilir hale getirdi. Bu da henüz insan müdahalesi olmadan %100 başarılı bir ürün çıkarmanın pek mümkün olmadığını gösteriyor. Harrison, yapay zekanın henüz daha zirveye varmadığını, daha ilk adımları attığını ve hala saçmalamaya devam ettiğine de değindi. Bu noktada da insan kreatiflerin devreye girdiğini ve uzun bir süre daha yapay zekanın tek başına bir iş yapamayacağını belirtti.

 

‘WOW’ Dedirten Birkaç İş:


Soul Machines: https://www.soulmachines.com/ 


Rosebud.ai: Sizde kendinizi model yapabilir hatta cinsiyetinizi ve yaşınızı değiştirerek neler olduğuna bakabilirsiniz.

https://www.rosebud.ai/ 


Dali Lives: The Dali Museum’un projesi olan bu iş ile Salvador Dali tekrar hayata getirildi.

https://www.youtube.com/watch?v=mPtcU9VmIIE 

 

 


 

Yeni Tüketici Trendleri

/ Akan Abdula (FutureBright Research Kurucu ve Yönetici Ortağı),
Doç. Dr. Gresi Sanje (İstanbul Bilgi Üniversitesi Pazarlama İletişim Yüksek Lisans Programı/ Marka Okulu Direktörü), İhsan Özçıtak (Deeper Yönetici Ortağı) 

İhsan Özçıtak, içerisinde bulunduğumuz dönemde insanların nereye bakarsa bir çokluk hissiyatı, uçlarda toparlanma, merkez boşalması görüldüğünden bahsetti ve bunu temelde üç nedene bağladı: Merkezkaç etkisinin birinci sebebinin, sosyal medyada bilginin yayılma şekli olduğunu söyledi.

 

Sürpriz ve iğrenme, bilgiyi bir an önce yayılma içgüdüsü verirken mutluluk güven umut hissi veren bilgi süreyi uzattığını ve yalan bilgilerin gerçekten 9 kat daha hızlı yayıldığını vurguladı. İkinci neden, biz. ‘Bize’ dair sıkıntıların olduğunu ve sosyal medyada sürekli bir görüş açıklama hissi içinde olduğumuzdan bahsetti. Açıkladığımız her görüşün bizim fikrimizi sabitlediğini, dolayısıyla giderek daha hikayeleşmiş hale geldiğimizi, bir de bizim gibi görüşünü açıklayan birinin görüşüyle karşılaştığımızda bumerang etkisi yaşandığını ve görüşlerimizle safları giderek sıklaştırdığımıza değindi. Ama herkesin bildiği gibi şu an en büyük problem pandeminin belirsizliği. Pandeminin artışı ve belirsizliğin fazlalaşması kendi motivasyonlarımız çerçevesinde durduğumuz nokta çerçevesinde bizi merkezden ayırdığını söyledi. Buna karşılık  yaşanan krizlerin insanda dayanışmayı da arttırdığını, korku bizi içeri çekerken krizin bizi dayanışmaya ittiğini de ekledi. 

 

Doç Dr. Gresi Sanje, pandemi sürecinde elimizi taşın altına koyarken yapmamız gereken ilk şey gerçek olmak olduğunu vurguladı. Değindiği diğer noktalarda şunlardı: “Olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol.” Çalışanında dahil olduğu ekosistemine ekonomik olarak sahip çık, çünkü ekonomik olarak aslında çevren bildiğin bir ekosistem olmayacaksa sende olmayacaksın.

 

İşveren markasının bir hikayesi daha var. En iyi arkadaşın en büyük düşmanın olur ya, hepimiz çalışanız ama bir yerde de tüketiciyiz, sosyal medya kullanmayı da iyi biliriz.

 

Son zamanlarda kadınların, pandemi sebebiyle işlerinden ayrılma mecburiyetleri konuşulmakta. Burada da zaten kadınlar iş hayatlarına girdikleri için çocuklara bakmakta zorlanıyorlar, gibi cringe konuşmalar ortalıkta dönüyor. Kadınların çocuklarına bakmak için evde durmak zorunda olmadıkları artık bilinen bir gerçek. Dünyada kadınların iş hayatına katılmamasının bedeli milyar dolarlarla ölçülüyor, ülkemiz de buna  dahil. Ekosistemimizin çocuğu olan annenin kariyer yapıp, para kazanıp, gelişebilmesi için sosyal yardımlara ihtiyacı var. Sosyal yardımlar sağlandı da kadınlar mı beceriksiz kaldı? 
“Dahil ettiklerimiz, gel ne olursan gel.” Sosyal girişim projeleri, hiç umudu olmayan insanlara umut verilip umudu sürdürebilecek sistemler. Fırsat eşitliği yaratan, kültürel mirası koruyan, kadınları, çocukları, mültecileri, istihdamı koruyan kaldıracak bir sisteme ihtiyaç var.

 

Çevre ile uyumlu tedbirlerin de alınması gerekiyor. Boşa harcayacak zaman, nefes, toprak, tek kuruş, dışarıda bırakılacak tek insanımız yok. Çevresel sürdürülebilirlikle ilgili tedbirler önemlidir.

 

Akan Abdula, Yankı Odaları ’nın trendsel olarak dibine düşüldüğünden bahsetti. Günümüzde sürekli tüketimin ve sürekli değişen trendlerin etkisi olarak ‘Herkes beni kandırmaya çalışıyor!’ diyen tüketici oranının %42 olduğuna da değindi. Buna karşılık Covid-19’un hayatımıza girmesiyle beraber sürdürülebilirlik faaliyetlerinin artış gösterdiğini de göz ardı edemeyeceğimizi söyledi. Covid öncesi sürdürülebilirlik oranı %26 iken bu oran karantina sonrasında %48’lere yükseldi.
Şu günlerde en büyük trendin çocuklar olduğunu ve çocukla ilgili her şeyin dinlenmek istendiğini belirtti. Çocuklar için üretilen içeriklerin günden güne arttığını ve sadece çocuğun kendisine değil, ebeveynine de içerik üretildiğini, bu trendin sürekli hayatımızda olacağını da vurguladı. 

 

2021’in sonuçlar çağı olacağını, Churcil’in bir sözüyle açıkladı: “Nazilerle anlaşmaya çalışmayalım, bu önlemler, yatıştırma ve şaşırtıcı çabaları çözüm değil.” Ve hiç şüphesiz Abdula’nın bütün bu yaşadığımız süreci açıklayan en iyi cümlesi ise şuydu: ‘' İlk dalgada savaş modundaydık, ikinci dalgada kaybettik, kaybettiğimizi hissediyoruz. Anksiyetenin dibine düştük!’’

 

 

 

I know what you want to buy

Candaş Gültekin / (Facebook, Vertical Lead, E-comm & Travel) 


İnternetten alışveriş yapmak zaten insanların temel isteklerinden biridir. Burada asıl önemli olan insanların bir ürüne heyecan duydukları anda o ürünü karşılarına çıkarmaktır. Örneğin, arabanızı değiştirmeyi düşündüğünüzde karşınıza çıkan araba reklamları, bir parfümün kokusunu çok beğendiğinizde o parfümün reklamını görmeniz ya da bir arkadaşınızın evinde beğendiğiniz duvar saatinin reklam olarak karşınıza çıkması. Aslında bunların hepsi keşif ticaretidir.

 


İçinde bulunduğumuz dönem e-ticareti de derinden etkiledi. İnsanlar hiç yapmadıkları kadar internetten alışveriş yapmaya başladılar. Ve sonuçlara baktığımız zaman insanlarda internetten alışveriş yapmak alışkanlık haline geldi. İnsanların çoğu pandemiden sonra da internetten alışveriş yapmaya devam edeceklerini söylüyorlar. E-ticaret şirketlere büyük avantajlar sağlıyor. Buna örnek olarak Yves Rocher markasını gösterebiliriz. Pandemi döneminde kısa bir süre içinde mağazasını internete taşımış ve markasında 10 kat büyüme sağlamıştır. 

 


Hızlı büyüyen işletmelerin 3 ortak noktası vardır. Birincisi verilere dayalı pazarlamadır. Müşterilerin tercih ve motivasyonlarını rakamsal olarak analiz ve aksiyon alan bir pazarlamadır. İkincisi müşteri odaklı deneyimlere odaklanan pazarlamadır. Neredeyse kişiye özel deneyimler yaşatacak bir pazarlama hizmeti sunmaktır. Üçüncüsü ise çevik ve verimli bir hizmet sunmaktır.

 


Facebook üzerinden inceleme yapacak olursak birinci ayağı zengin veriler sunmasıdır. İkinci ayağı ise gelişmiş reklam verme araçları ile ürününüzün doğru insanlara ulaşmasını sağlar. Üçüncü ayağı ise ilgi çekici alışveriş deneyimleri ile insanların satın almasını hızlandırır ve kolaylaştırır. Ve en önemli nokta ise insanların kişisel verilerini koruma konusunda maksimum önem vererek güven sağlamaktır.

 


E- ticarette insanlar ürünlere ulaşıyor, keşif ticaretinde ise ürünler insanlara ulaşıyor. Keşif ticaretinde başarıya götüren şey kullanıcıları demografik bilgilerin ötesinde tutmaktır. Neyi sevdiklerini, neyi önemsediklerini ve neye ilgi duyduklarını anlayabilmektir. Güçlü makine öğrenimi sistemi ile her müşteriye kendi ile en alakalı deneyimi sunmak günün sonunda büyük başarılara götürecektir.

 

 

 

Growth Driven Creative: Creative Excellence for Performance

Görkem Yeğin Mert / (Facebook, Creative Strategist)
Irmak Emekdaş / (Facebook, Vertical Lead, Mobil Uygulamalar & Telco)

Bu dünyanın içinde yaratıcı bir içerikle ortaya çıkmak ve derdimizi çok hızlı bir şekilde anlatmak zorundayız. Tüketicinin karşısına çıkardığınız her içerik markanız adına bir şans yaratıyor.


Performans reklamlarına baktığımızda rekabet çok arttı. O yüzden hep en iyi performans göstermenin peşindeyiz. Verdiğiniz mesajı daha netleştirdiğiniz zaman satış oranlarınızda artma olacaktır. Mobilde mesajınızı 6-10 saniye arasında vermeniz gerekmektedir. Ve hazırladığınız videonun sessiz de anlaşılır olması gerekmektedir. İletişimlerinizde statik ve video’yu aynı anda kullandığınızda daha etkili sonuçlar alacaksınız. Müşterilerinize markanıza inanma sebebini çok net verin. Videoların başı kritiktir. En yüksek video terk etme oranı videoların başlarındadır. Bu yüzden videonun başı net ve vurucu olsun. Tek bir cümleyle özetleyecek olursak “sadete gel” olurdu. Performans reklamlarında zaman kaybetme lüksümüz yoktur. En kısa sürede en vurucu şekilde anlatmamız gerekmektedir.

 


Diğer bir önemli nokta ise reklamda asıl bir görsel dünya yaratıyorsanız, reklama tıklandığında da web sitenizde, uygulamanızda aynı görsel kalitenin, örneklerin gösterilmesi gerekmektedir. Verilen en sade ve anlaşılır mesajı verip, sonunda ise “call to action” yaratmaktır. Gratis’in Beaulis markası için yaptığı reklamı örnek olarak gösterebiliriz. Kısa bir video ile ürünün tüm özelliklerini ve fiyatını gösteriyor. En sonda ise yukarı kaydır ekleyerek “call to action” yaratıyor. Özetle yaratıcılıkla performansı birleştirerek diğer markalardan ayrışabiliriz.

 

 

 

Gelecek için Daha Hızlı, Daha Güçlü: Uzaktan Çalışma

Ezgi Demirbağ / (McKinsey & Company, Yardımcı Ortak)


Pandemi döneminde neler öğrendik ve bunu iş hayatımıza nasıl entegre ederiz onu ele alacağız. Bu dönemde birçok öğrenimler edindik ve gelecekte nelere hazırlanmamız gerektiğini gördük. Özellikle evden çalışma konusu pandemi bittikten sonra da gündemimizde kalacak. Fiziksel toplantılar yerine sanal ortamda yaptığımız toplantılar pandemiden sonra da kalıcı olacak. Bunun yanında evden çalıştığımızda iş saatlerimiz de esnek olacak. 

 


Uzak yönetim konusu bu noktada çok önemli. Bunun belli başlı zorlukları var. Ofiste çalışanları gözlemleyip ne yaptıklarını görebiliyorduk. Sanal ortamda iş takibi zor oluyor. Diğer bir yandan da çalışanları motive etmek konusunda zorluklar yaşıyoruz. 8 aydır hiç tanışmadığımız yeni iş arkadaşlarımız ekibe katılmış olabilir. Sanal ortamda onları işi öğretmek ve motive etmek zorundayız. Diğer yandan da değişen sistemin etkisiyle birçok çalışan yaptığı işte değer yaratıp yaratmadığını ve mutlu olup olmadığını sorgulamaya başladı. 

 


Yapılan araştırmalara göre bu dönemde insanların yüzde 60’ı evden çalışıyor. 40’ı en az eski kadar verimli çalışıyorum derken yüzde 20’si ise eskiye göre daha verimli çalıştıklarını söylüyor. Bunun sebebi bir kısmı ofise giderken yolda geçen boş vakitler. Trafikte harcayacağım vakti işlerimi organize etmek için harcadıklarını söylüyorlar. Ama olumsuz olarak çok daha fazla çalıştıklarını söylüyorlar. Mesai saati kavramı ortadan kalkmaya başladı. Bu durum anneleri olumsuz etkilemektedir. Nasıl hissettiklerini sorduğumuzda daha çok yoruldukları ve bazı işlere zamanlarının yetmediklerini söylediler. Orta kademi de insanların liderlerle hızlı toplantılar düzenleyip hızlı kararlar anlaşmaya başladı. Bu da daha hızlı ve verimli işler yapılmasını sağladı.

 


Buradan genç nesillere de bir öneri. Dijitalleşmenin bu ani ve hızlı gelişimiyle iş hayatında teknoloji okur yazarlığına ihtiyaç duyulacak. Bu ihtiyaçta genç nesiller sayesinde tamamlanacak.

 

Yazanlar: Ceren Yerlikaya / Naz Abdikoğlu

 

 


comments powered by Disqus
Destekcilerimiz