3. sınıfta geçirdiğim 6 aylık harika Erasmus deneyimi sonrasında son yıl kabusumla karşılaştım. Evet, 3 yıl su gibi akıp geçmişti. Peki şimdi ne yapmam gerek?
Bir yılım var. Her şeyi yapabilirim deyip seneye başladım. Sanırım sene sonunda her şeyden biraz da yapmıştım. Mullen Lowe İstanbul’daki staj deneyimim de buna dahil. 2016’nın başında ocak ayının son günlerinde başladım. Ajans muhteşem bir konuma ve ofise sahip. Nişantaşı’ndan kahveni alıp Maçka’ya keyifle ofise gidiyorsun.
Kendini gerçekten o havalı reklamcı illüzyonuna kaptırabiliyorsun. Bir hafta sonrasında ise uyanmış oluyorsun. Ben ajansın strateji bölümünde staj yaptım. Çünkü öncesinde başka bir dijital ajansın yaratıcı bölümünde deneyimim olmuştu. Strateji bölümü daha ciddi ve veriye dayalıydı. Araştırmayı seviyor olmam benim için büyük avantajdı çünkü tüm gün araştırma yapıp rapor ve sunum hazırlıyordum. Haftanın 3 günü ajansa gitmeme rağmen üzerine bir de haftalık ajans içi newsletter hazırlıyordum. Bu süreç dahilinde oldukça keyif aldım. Birçok profesyonel ile tanışma fırsatım oldu.
Dahası diğer stajyerler ile oldukça kaynaştım. Ama en önemlisi staj süresince bana birçok şey öğreten strateji departmanının başındaki kişiydi. Stajyer olmama rağmen bana profesyonellere sunum yapma imkanı verdi. Benim için büyük bir fırsattı ve zor olmamıştı. Ama şunu anladım ki gerçekten okul hayatı ve çalışma hayatı bambaşka. 3 ay çok çabuk geçti. Tezimi yazıp bitirmem gerektiği için ajansı bırakmam gerekti. Artık çok yoğun ve vakitsizdim. Öte yandan sonunda ayrılırken aklımda güzel insanlar ve deneyimler vardı.