Şu ana kadar staj benim için iki dönemden oluşuyor. Birincisi, önce okulda öğrendiğim veya öğrendiğime inandığım şeyleri yıkan yıkım dönemi.
İlk hafta olayların farklı gelmesi sonucu önce kendinden şüphe duyuyorsun, sonra eğitimini suçluyorsun. “Bize bunu göstermediler.” savunmasını bir çok şeyde kullanıyorsun. En basit örnek olarak; brief. Bizim hayal ettiğimiz süslü formatlı A4 kullanılarak yazılan briefler, yerini iki cümlelik taleplere bırakıyor. Okulda olduğu gibi aklına gelen filmi çekemiyorsun, müşterinin bir sürü “hassasiyeti” oluyor.İkinci aşama için aydınlanma mı desem, kendine güveni tekrar kazanma mı desem bilemiyorum. İkinci aşamada, ilk önce içgüdüsel olarak bazı şeyleri yapınca kendini reklam kahramanı gibi hissediyorsun ama sonra bunları görmüştük demeye başlıyorsun.
Asker hocanın metodoloji dersinden, Ayşe hocanın Consumer behavior dersine kadar öğrendiğin her şey anlam kazanmaya, karşılığını vermeye başlıyor.Sonuç olarak, her şey farklı geliyor ama Amerika’yı da yeniden keşfetmiyoruz. Stajın yarattığı “Okulda bir şey öğrenmiyoruz” hissine fazla kapılmamak lazım.