Dijital mecra her geçen gün zenginleşirken, kullanıcıların hayatında daha fazla yer kapmaya başlarken ve hiç şüphesiz bizi mobilleştirirken; pazarlamacıların hayatına da bir o kadar değişken sokuyor fakat daha hesaplanabilir yapıyor. Dijital reklam mecralarının daha çok ölçümlenebilir olması, daha hedefe yoğun gitmesi gibi bir çok kez dile getirilmiş tespitler yanı sıra aslında 2014 yılı reklamcılığı ve pazarlama stratejileri daha farklı bir olgunun üzerine oturmaya başlıyor:
x“Bir hikayeyi anlatmadan önce, dinleyicilerin dikkatini çekmek zorundasın, kaç kişiyle konuştuğun değil, onların senin anlattıklarına ne kadar değer verdiğiyle alakalı başarın. Hikayenin genişliğinden çok derinliği anlam kazanıyor ve en önemlisi ise ne kadar izlendiğin değil, ne kadar dikkat çektiğin”
Şuan için özellikle niche ürünlerin ve kişisel markaların iletişim yöntemi olan bu olgu; gün geçtikçe geniş çaptaki tüketim biçimlerinin pazarlanma süreçlerinde de (temizlik bezi, sünger, şampuan, içecek vs.) kendisini gösterecek. Peki ama nasıl?
Tam bu noktada 2011 yılında Stanford Üniversitesi öğrencisi iki girişimcinin kurduğu Snapchat; şimdiye kadar hiçbir platformun sağlayamadığı bir şeyi sağlıyor: bir anlık da olsa tüm dikkati ekrandaki görüntüye çekiyor ve kullanıcıya kendi özgün içeriğini yaratma fırsatı veriyor. Basitçe bahsetmek gerekirse Snapchat kullanıcılara fotoğraf, video mesajı veya fotoğraflardan oluşan bir hikaye gönderme fırsatı sunan ve içerik görüntülendikten (burada bir geri sayım var ve gönderici süreyi seçebiliyor) sonra da içeriği otomatik olarak silen ve içeriğin görüntülendiğine yönelik olarak göndericiyi bilgilendiren bir mobil uygulama. 2013 Ocak’ından beri hem dünyada hem de Türkiye’de büyük bir furya oluşturan Snapchat, günlük 400 milyon mesaj gönderimine sahip. Şu an THY’nin son reklamına da ilham veren Selfie akımını tüm dünyaya yayan bir uygulama Snapchat. Çoğunluğu 13-23 yaş grubuna ait olan kullanıcılarıyla çok hızlı bir şekilde büyüyen şirket henüz bir reklam modeli geliştirmemişken, pazarlamacılar bu mecrayı nasıl kullanabileceklerine kafa yormaya başladılar. Uygulamaya geçenler ise şimdiden çabalarının ekmeğini yemiş durumda.
Snapchat üzerinden gerilla reklam çalışmalarına başlayan şirketlerin en bilineni TacoBell. Twitter hesabı üzerinden takipçilerini Snapchat hesabına yönlendiren şirket, Snapchat’te takipçilerine yeni çıkan ürünlerinin resimlerini, indirim fırsatlarını, yeni menülerini gönderiyor. Kimi zaman Snapchat Stories olarak bilinen özelliğini de kullanarak Şirket kendi hikayesini kullancılarla paylaşıyor. İşin eğlenceli kısmı ise şirket, kullanıcılara kişiselleştirilmiş içerikler göndererek hem dikkat çekiyor, hem akılda kalıyor hem de bir başka mecrada daha varlığını pekiştiriyor.
Çok uzun süredir Apple App Store’daki en çok indirilen 3 uygulamadan biri olan Snapchat, aslında Facebook’da, İnstagram’da ve Twitter’da bir çok şirketin yaptığı gibi fotoğraflarla iletişime geçme fırsatı sunuyor şirketlere ama bu sefer tüm ilgi kendi üzerlerindeyken.
Diğer önemli bir nokta ise 13-23 yaş grubu gibi sadece kendinin değil çevresinin de tüketim alışkanlıklarını belirleyen bir kitleyle yeni, farklı ve şaşırtıcı bir yöntemle iletişime geçiyor.
Pazarlama’nın bir sanat olduğunu unutmadan hareket eden ve sanatını her geçen gün zenginleştiren pazarlamacılar ve şirketler başarının ve takdirin de tadını çıkarıyor.
Unutmamak gerek ki tüm pazarlama aktiviteleri aslında tüketicinin dikkatini çekmek adına yapılan bir yarışma, ötesi değil.
